Her seçimden sonra bu tarz haber yapan, televizyon kanallarında yorum yapan gereksiz insanlarla karşılaşıyoruz : ' Halk yine mesaj verdi ' , ' millet şu partiyi şöyle istedi, bu partiyi çıkardı , öbürünü indirdi ', vıcık vıcık arabesk tanımlamalar bunlar.
Sanki 50 milyon seçmen seçimlerden önce birbirimizle temas kurduk ve tek tek AKP'ye %50, CHP'ye de %26 oy oranı sağlamak konusunda anlaştık! Seçmenler dünya görüşü , partilerin performansı veya tamamen kişisel çıkarlar nedeniyle istedikleri partilere oy verdiler ve oylar kümülatif bir şekilde şu an ki şeklini aldı.
Bu seçimin bu tarzda en bomba yorumcusu ise ' Seçmen AKP'nin icraatlarını takdir ederek oylarını %4 arttırdı fakat diğer partilerle uzlaşma içinde kalsın diye milletvekili sayısını 330'un altında tuttu ' diyen Cengiz Çandar idi. Evet sayın Çandar, 50 milyon insan birbiriyle o kadar iyi koordine oldu ki oyları artırıp milletvikili sayısını düşürmek gibi muhteşem bir olasılık ihtimalini seçim günü hesaplayıp ortaya bu tabloyu çıkardı. Bu adam ne içtiyse aynısından ben de istiyorum.
Türk demokrasi anlayışının sakat yanlarından biri bu; halkı tek bir insan, tek bir iradeymiş gibi düşünmek. Bir diğer sakat nokta da demokraside her zaman çoğunluğun haklı olduğu ve çoğunluk ne derse onun yapılması gerektiği düşüncesi. Demokrasinin temeli çoğunluk iradesi değil, eşitlik prensibidir. Bir konudan ilgisiz bir konuya geçmiş oldum ama bu "sakat" demokrasi yorumları genelde aynı kişilerden çıktığı için bana bu şekilde çağrışım yaptı.
YanıtlaSil