Hadiseden haberi olmayan kalmadı. Gazeteci Ahmet Şık'ın henüz basılmamış '' imamın ordusu '' isimli, Fethullah Gülen'in emniyet içindeki teşkilatlanmasını anlatan kitabına el kondu, tüm kopyaları imha edildi ve elinde kitabın kopyaları olup da emniyete teslim etmeyenlerin ' terörist ' olarak yargılanacağı açıklandı. Geçtiğimiz aylarda da Hanefi Avcı'nın yine aynı teşkilatlamayı eleştiren kitabı nedeniyle tutuklandığını biliyoruz ( kitabın basılması engellenmemişti )
Ahmet Şık olayında kararın gerekçesi de Ergenekon terör örgütüyle bağlantılı bir şekilde hükümeti yıpratmaya yönelik haberler yapan Soner Yalçın ve ekibinin bilgisayarlarında bu kitaba rastlanması ve savcılık Soner Yalçın'ın da bu kitabın yazılmasına fikir olarak destek verdiği görüşünde.
Olayı başka bir boyuttan alalım: Kitap emniyetteki yozlaşmayı anlatıyor ve emniyet mensupları bu kitabı imha ediyor, gerçekten ilginç. Şahsi görüşüm, suçlu bir insan başka bir esere destek verse bile, bu o eseri suç nesnesi haline getirmemeli. Diyelim ki bir katil yakalanmadan önce gidip bir başka birisiyle ortak şirket kurdu, bu şirketin diğer ortağını da mı suçlu yapar? Hadi diyelim ki bu kitap gerçekten hükümeti yıpratmak amacıyla yazıldı, bunun neresi suç? Hadi diyelim ki bu bir suç, kitap basıldıktan sonra tazminat davası açarsanız olur biter.
En son askeri darbeler zamanında kitaplara el konup , kitaplar imha edilmişti ama o zaman bile basılmamış kitaplar imha edilmemişti. Benim şahsi görüşüm bu baskının ( ve yazıyı yazdığım sırada Zirve katliamı kapsamında Zekeriya Beyaz'ın da şu an yazmakta olduğu Fethullah Gülen ve Said-i Nursi'nin devletle ilişkilerini anlatan kitabın da kopyaları imha edilmiş ) emniyet ve devlet içindeki cemaat yapılanmasının yaptığı bir güç gösterisi olduğudur. Cemaat hakkında olumsuz bir araştırma veya kitap yayınlanmazsa, zihinlerde de olumsuz bir izlenim oluşmaz; Bunun en kestirme yolu da bu yayınların basımını engellemek. Belki şu an söz konusu bu 2 kitap da yayınlanacak ama ileride çoğu yazar bu tarz kitapları yazmadan önce 3 kez düşünecek!
Olayı şimdi tamamen başka bir noktaya çekmek istiyorum. Diyelim ki bu olay ülkemizde hiç yaşanmadı ve gazetenin uluslararası haberler kısmında şöyle bir haber okuyorsunuz : ' Afrika'nın bilmemne cumhuriyetinde polis teşkilatındaki dini teşkilatlanmayı anlatan yazar tutuklandı ve kitabı daha basılmadan imha edildi ve kitabın kopyalarını elinde bulundurup polise teslim etmeyen herkes terörist ilan edildi '. Herhalde Afrika'daki bir muz cumhuriyeti olduğu için çok şaşırmazsanız.
Özetlemem gerekirse, bir kitabın çıkış amacı daha baştan tek bir kişiyi ya da kurumu öznel ( subjektif ) olarak haksız yere eleştirmek olabilir; O kitaba o kurumun kötü duruma düşmesini isteyen başka kişiler de destek verebilir ama bu ülkede, bu kıtada, bu dünyada bir sürü kurumu eleştiren kitaplar, programlar yapıldı, gerekirse karşı taraf tekzip hakkını kullandı ama özet olarak o kitaplar basıldı. Kitap gerçekleri de yansıtıyor olabilir, çarpıtıyor da olabilir ama bence bu basın özgürlüğüne bir darbe vurmuştur.
İşin uygulamasının saçmalığı bir yana, teorik yaklaşımına bakınca da elle tutulur bir yanı yok. Gerçekleri yazan bir kitabı imha edince o gerçekler de artık gerçeklikten çıkıyor mu sanki?
YanıtlaSil