Türk dizilerinde son zamanlardaki duygu sömürüsü yapıp seyirciden reyting alma olayı tavan yaptı. Küçük çocukları ön plana çıkarıp seyircileri ağlatma, fakir insanların zenginlere özenip çaresizliklerine vurgu yapma, dizi karakterlerini haksızlığa uğratma vs.
Zaten uzun süredir çoğu reklamda ( özellikle Turkcell'in selocanları ) çocuk karakterlerin reklamın ana objesi yapılması canımı sıkıyordu, şimdi bir de dizilerde aynı saçmalık başladı. Şu sıralar çok izlenen '' öyle bir geçer zaman ki '' dizisine takmış durumdayım, üvey annesiyle yaşamak zorunda bırakılan çocuğa dayak attırdılar, sonra denizde neredeyse boğduruyorlardı, şimdi de iyice fakirleştirdikleri çocuğun eline çikolata verip mutluluğuna 10 dk zoom yapıyorlar. Senaristlerden artık ilerleyen bölümlerde Küçük Osman'a vahşice tecavüz, organ mafyasının eline düşme veya üvey annesinin uyguladığı işkence gibi sahneler bekliyorum.
Aşırı olmasa da amerikan, fransız ve kanada dizilerini takip ediyorum ve genelde insanların maddi durumları arasındaki farklardan hikaye çıkarma gibi bir duruma rastlamıyorum, dizileri izletme için seyircilere empati yaptırtmak, onları ekran karşısında kızartmak-bozartmak-utandırmak türk senaristlerin işine geliyor, bu yüzden hep zengin-fakir çatışmasının yaşandığı dizilere rastlıyoruz ve para üzerinden duygu sömürüsü artmış durumda. Özellikle cuma akşamları yayınlanan '' undercover kapıcı kızı Feriha'' bu işin nirvanasına ulaştı, sanki fakirlik utanılacak bir şeymiş gibi bir hava yaratıp bundan ekmek yemeleri eminim bir çok kişiyi rahatsız ediyordur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder